28 Aralık 2011 Çarşamba

Balat Fırını Niçin Yapıldı?

"İstanbul'da Balat semtinin Demirhisar Caddesi'nde inşa edilen Yahudi cemaatine ait Or Ahayim( hayat ışığı) Hastanesi'nin bitişiğinde bulunan, bir dönem Et ve Balık Kurumu'nun bir deposu olan ve Bedrettin Dalan'ın belediye başkanlığı sırasında yıkılan bir bina Balat Yahudileri arasında "Los Ornos de Balat" (Balat Fırınları) diye anıldı. Balat'lı birçok Yahudi bu binanın II. Dünya Savaşı yıllarında inşa edilmiş olan insan yakma fırınları olduğunu iddia etti. Bu inancın Balat'lı Yahudilerin zihinlerinde yer etmesinde o dönemin Türkiye'sinde geçerli olan antisemit hava içinde bazı antisemit kişilerin Türkiye Yahudilerini korkutmak için " sizleri fırında yakacağız" demelerinden de ileri geliyordu"
Rıfat N. Bali," Balat Fırınları Söylentisi",Tarih ve Toplum, 180.sayı, aralık 1998

26 Aralık 2011 Pazartesi

Biz Ne Yerdik ?

       " Biz sadece ayda bir kere taze, sıcak ekmek yerdik, tandırı yakıp ekmek pişirdiğimiz gün. Bizler bir aylık ekmek pişirir, yirmi dokuz gün kuru ekmek yerdik. Ama bizim ekmeğimiz yuvarlak somun ekmeğine veya francalaya benzemezdi. Onların içi hamur, üzeri kabuk olur, çabucak küflenir. Ramazan pidesine de benzemezdi. O da kalın olur, içiyse hamur. Bizim ekmeklerimiz ince yapraklardı, içi de olmazdı. Hamur topaklarını açar, yayardık rabatın* üstüne, tandırın duvarlarına yapıştırır pişirirdik, kızarırlardı. Eğişle* çekip çıkarırdık. Ekmekhaneye taşırdık, orada duvardan duvara gerili çubuklara, iplere ikişer ikişer asardık, artanı da yaygıların üzerine yayardık. Ekmekhanenin içini hareket edemeyecek  derecede ekmekle doldururduk. Ekmeklerin iştah açıcı kokusu evden eve, ta iki sokak öteye yayılırdı. Şehirdekiler gibi beyaz ekmek değildi, kırmızımsı esmerdi, inceydi ve ekmekhanede kururdu. Her yemeğe kaç ekmek gerekiyorsa ona göre alır, ıslardık, salaya* yatırıp, üzerini örterdik, yumuşardı. Tatlıydı, tuzlu değil, tuzlu olmasını istemezdik. Evlerimizdeki tandırların haricinde son yıllarda köye bir de fırın yapılmıştı. Unu, suyu, tuzu, odunu götürürdük. Fırıncı unu tartar, okka başı iki para alır, karar, yoğurur, pişirip teslim ederdi. Fırının ekmekleri uzun olurdu, ama tandırınkiler daha lezzetliydi..." s. 197-198
 * Rabat: Üzerine yayılan lavaş hamurunu tandır duvarına yapıştırmak için kullanılan, içi ot dolu, bez kaplı araç.
 * Eğiş: Tandırdan ekmek çıkarmaya yarayan demirden çengel.
 * Sala: Ekmek sepeti, sele
Hagop Mıntzuri, Turna Nereden Gelirsin?, Çev. Silva Kuyumcuyan, Aras Yayıncılık, İstanbul 2010

15 Aralık 2011 Perşembe

Ekmek Arabası

                                                                                                                                                 Yönetmenliğini Maurıce Pıalat'nın yaptığı 1964 yılında çekilen İstanbul Belgeselindenden bir sahne...                    

13 Aralık 2011 Salı

İstanbul'da Simitçi

   Brooklyn Müzesi arşiv kayıtlarından alınan  1903 tarihli fotoğraf İstanbul simidine tanıklık ediyor.